10 Eylül 2009 Perşembe

Sel Dağı

Bütün doğal afetler, her ne kadar çözümü alınsa da, insan kaderinden kaçamayacağından toplumu derin yaralarla etkileyecektir. Modern İstanbul'un en büyük felaketi '99 yılında deprem ile yaşanmıştı. İçinde bulunduğumuz haftada da yoğun Eylül yağmurları sel afeti ile yüz yüze getirdi bizleri. Başta alınacak önlemler ile belki daha az zarar görebilirdik bu afetten. Ancak bir şeyi daha suratımıza çarptı bu afet. Biz her ne kadar binalarımızı, yollarımızı modernize etsek te sorun onlarda değil, sorun insanlarımızda. Yangından mal kaçırırcasına selden arta kalan sahipsiz malları yağmalayan zihniyet toplumdan silinmediği sürece daha büyük felaketler bizi bekleyecektir. Bir insanı bunu yapmaya zorlayan sosyolojik travmayı öğrenmek istiyorum. Toplum olarak nereye gidiyoruz sorusu hep kafamda canlanıyor. Artık kimsenin kimseye saygısının kalmadığı, önceliği "ben" olduğu egoist bir toplum olmanın eşiğindeyiz. O eşiği geçmeden kendimize çeki düzen vermenin yolu var mıdır? Eğer yoksa böyle bir toplumda bozulmadan yaşamanın bir yolu var mıdır? Eşik geçilmek üzere ve ben 2. yolun ucunu görebilmiş değilim.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder